Çocukluk Çağı Kanserlerinde Beslenme, Tedavi Sürecinin Başarısını Belirliyor

Çocukluk dönemi kanserleriyle mücadelede beslenmenin önemi göz ardı edilemez. Kanser tedavisi gören çocukların sağlıklı gelişim göstermeleri açısından beslenme, en az sağlıklı bireylerde olduğu kadar kritik bir konudur. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görevli Onkoloji Diyetisyeni Doç. Dr. Derya Hopancı Bıçaklı, bu konuda yaptığı açıklamalarda, doğru beslenmenin tedavi sürecinde önemli destek sunduğunu ifadelerine ekledi.

Doç. Dr. Bıçaklı, “Çocukluk çağı kanserlerinde uygulanan tedavi yöntemleri, çocuğun beslenme düzenini doğrudan etkiler. Tanı konulduğundan itibaren çocukların beslenme durumunu sürekli izliyoruz. Bu aşamada vücut kompozisyonu, kilo, boy gibi temel ölçümlerle beslenme alışkanlıklarını inceliyoruz. Yetersiz beslenme tespit edilen çocuklarımıza gerekli desteği sunuyoruz. Potansiyel beslenme bozukluklarını önceden belirlediğimiz durumlarda, yetersizliğin yaşanmaması için erken müdahale sağlıyoruz. Tedavi süreci nedeniyle yeterince beslenemeyen çocuklar, kısa süreli yetersizliklerle bile malnütrisyon riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. Bu durum, hem büyüme ve gelişimi olumsuz etkiliyor hem de tedavi sürecinin başarısını etkiliyor. Dolayısıyla, çocuğun vücut ağırlığını koruması tek başına yeterli değildir; akranlarıyla benzer büyüme ve gelişim seviyelerini sürdürebilmesi en büyük hedefimizdir” açıklamasında bulundu.

Tedavi sürecinin uzun bir süre alabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Bıçaklı, “6 ila 8 ay süren tedaviler, nüks durumlarına bağlı olarak 1 yıl veya daha uzun sürebiliyor. Bu süreçte beslenme takibinin titizlikle yapılması büyük bir öneme sahiptir. Aksi takdirde, gözden kaçabilecek malnütrisyon sorunları ortaya çıkabilir” dedi. Ayrıca yetersiz beslenmenin tedavi başarısına olumsuz etkiler yarattığının altını çizen Bıçaklı, malnütrisyona maruz kalan çocuklarda halsizlik, enfeksiyonlar ve ağız yaraları gibi pek çok yan etkinin sıklıkla görüldüğünü belirtti. Bu tür durumlar, tedavinin uzamasına ve sık sık hastaneye yatış gereksinimine neden olabiliyor. İyi beslenen çocukların ise tedavi süreçlerinde daha hızlı iyileşme yaşadığı biliniyor.

Doç. Dr. Bıçaklı, çoğu çocukluk çağı kanseri türünde beslenme yetersizliğinin yaygın bir problem olduğunu vurguladı. Sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratan tümörler ve ileri evre katı tümörler, çocukların ciddi beslenme sorunları yaşamasına yol açabiliyor. “Çocukluk çağı kanserlerinde beslenmeyi korumanın temel kural olduğunu unutmamak gerekir. Bu amaca ulaşmak için, tanı sürecinin hemen ardından sağlıklı bir beslenme planı, eğitim ve aile desteği sağlanmalıdır. Eğer beslenme yetersizliği varsa, gerekirse nazogastrik tüp veya parenteral beslenme seçenekleri devreye girmelidir, bu süreç onkoloji diyetisyeninin gözetiminde yürütülmelidir” açıklamasında bulundu.

Ayrıca, evde iştahla yemek yiyen bir çocuğun, hastaneye yattığında yeterince beslenemeyebileceğine değinen Bıçaklı, hastane yemeklerinin çocuğun isteklerine uygun olmaması gibi çeşitli etkenlerle kötü beslenme yaşanabileceğini aktardı.

Anneyle çocuğun beslenme sürecinin birlikte yürütüldüğünü ifade eden Doç. Dr. Bıçaklı, “Annenin çocuğuna yemek yedirme çabası zaman zaman stresli bir duruma dönüşebilir. Çocuğun yemeyi reddetmesi, anne ve çocuk arasındaki ilişkiyi olumsuz etkileyebilir. Sunmuş olduğumuz beslenme desteği sadece çocuğu değil, annesini de rahatlatıcı nitelik taşır” yorumunda bulundu. Onkoloji diyetisyenlerinin tedavi sürecinde aktif rol almasını vurgulayan Bıçaklı, bu durumun çocukların sağlığı açısından büyük önem taşıdığını belirtti.

Son olarak, kemoterapinin yan etkileri arasında bulantı, kusma, iştahsızlık gibi durumların bulunduğunu belirten Bıçaklı, bulantı çeken hastalar için kuru ve yağsız gıdaların, kabızlık yaşayanlar için lif içeriği yüksek besinlerin önerilmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca ağız yaralarının tedavi sürecinde yumuşak ve besleyici gıdaların tüketilmesinin önemine dikkat çekerek, tedavi döneminde çocukların beslenmesi için uygun ortam ve sunumların yaratılmasının iştah üzerindeki pozitif etkilerini vurguladı. Çocukların bu zorlu süreçte yeterli beslenmeyle tedavi süreçlerine devam edip güçlenerek iyileşmeleri ise en büyük motivasyon kaynağı olmaktadır.

Yorum yapın