Dünya Bilardo Şampiyonu, milli sporcumuz Semih Saygıner, “Bazı kişiler bu yeteneğin doğuştan olduğunu sanıyor. Yıllardır emek vermeden, sadece Allah vergisi gibi kabul ediyorlar. Ancak ben bilardoya 45 yıl önce başladım ve hala durmak bilmiyorum, sürekli bir çaba içerisindeyim” şeklinde görüş belirtti.
Profesyonel Bilardo Şampiyonası’nda Lütfi Çenet’i yenerek dünya şampiyonu unvanına ulaşan Saygıner, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine önemli açıklamalarda bulundu. İlk kez iki Türk bilardocunun bir finalde karşılaştığının altını çizen Saygıner, “Sezonun başından bu yana toplamda 8 büyük turnuva gerçekleştirdik. Bunlar 128 oyuncunun mücadele ettiği organizasyonlar ve öncesinde PBA dream tur eleme grupları mevcut. Çok sayıda oyuncunun katıldığı bu etkinlikte, ilk 32 sıraya girenler Dünya Şampiyonası’nda yarışma hakkı kazanıyor. Türkiye’den bizler, Murat Naci Çoklu, Murat Haşhaş, Lütfi Çenet ve ben bu şansa sahip olduk. Lütfi farklı bir gruptan, ben ise başka bir gruptan geldi ve ikimiz de çok iyi performans sergiledik. İkimizin de kazandığı bir final oynaması, harika bir deneyim oldu. Daha önce böyle bir durumun resmi bir turnuvada yaşandığını sanmıyorum. Ülkem adına çok mutlu oldum, izleyenlerin ‘Türk kupayı kazanacak’ demesi çok anlamlı bir his. Ama ben bir sporcu olarak mücadele etmeyi önceliklendirdim. Lütfi de çok iyi bir performans sergileyerek finale kadar geldi” ifadelerini kullandı.
Saygıner, Türkiye’deki bilardo camiasının ilerleyişi hakkında da değerlendirmelerde bulundu: “Gelişmenin sonu yok. Gençler arasında Burak Haşhaş, Seymen Özbaş ve Denizcan Akkoca gibi isimler Avrupa’da şampiyonluklar kazanan bir jenerasyonu oluşturuyor. Bunların yanı sıra Tayfun Taşdemir, Murat Naci Çoklu, Adnan Yüksel ve Yılmaz Özcan gibi isimlerin yer aldığı bir nesil daha bulunmakta. Günümüzde her iki jenerasyona katkıda bulunmak beni mutlu ediyor. Öğretmenlik yapmaktan bahsetmiyorum; gençleri cesaretlendirip onlara neler yapabileceklerini gösterip bu başarıların yanında olmaktan geliyorum. Türkiye’nin bu alandaki başarıları beni son derece sevindiriyor. Geleceğin daha da parlak olduğunu düşünüyorum” dedi.
Mili takımın 3 Bant Bilardo Dünya Şampiyonası’nda bronz madalya kazanmasını da yorumlayan Saygıner, “Başarı, yalnızca birinci olmayı gerektirmiyor. Sporun doğasında kazanç ve kayıpla yaşam çok iç içe. Bu nedenle üçüncülük de önemli bir başarı sayılmalı. Elbette, herkes şampiyonluğu arzuluyor ancak şampiyonluk ve üçüncülük birbirine çok yakın. Küçük detaylarla sonuca ulaşılmıyor. Türkiye’nin yarı finalde kaybetmesi, sanki futbol maçında ağır bir yenilgiymiş gibi algılanıyor. O yüzden Berkay Karakurt ve Ufuk Kapusız’ı tebrik ediyorum; bence iyi bir turnuva çıkardılar” dedi.
Son olarak, genç oyuncuların bilardoda başarılı olabilmesi için çok çalışmaları gerektiğine dikkat çeken Saygıner, “Bu süreçte insanların şunu kavraması gerekiyor; biz çok özel bireyler değiliz, sadece çok çalışıyoruz. En büyük gücüm çalışma azmim. Kendimi geliştirmek için her zaman çaba gösteririm. Hatalarımla yüzleşirim ve arkadaşlarıma da bu hatalarını yapıcı bir dille anlatırım. Bilardocunun, ‘Nasıl başarılı olabilirim?’ sorusunun tek cevabı çok çalışmaktır. Doğuştan yetenek gibi düşünülmesin; bu tamamen emekle elde edilen bir başarı. Bilardoya başlamam üzerinden geçen 45 yıl boyunca hala durmadan kendimi geliştiriyorum. İnsan gelişimden, çalışmadan nasıl vazgeçebilir? Yaşam enerjisi ancak gelişimle artar ve bunu yaptığınız işe, spora yansıtmak istiyorsanız önce bu felsefeyi benimsemek önemlidir” ifadelerine yer verdi.