Ekonomik Boykotlar Türkiye İçin Tehlike Arz Ediyor!

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde görev yapan Sosyal Politika Uzmanı Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, 2 Nisan’da gerçekleştirilen boykotun Türkiye ekonomisinde önemli olumsuz etkilere yol açabileceğini belirtti. Yüksel, bu durumu, Türk ekonomisine karşı bir darbe, sabotaj ya da suikast olarak yorumladığını dile getirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve tutuklanmasının hemen ardından, iktidara yakın medya ve şirketler için 24 Mart tarihinde bir boykot çağrısı yaptığı hatırlatıldı. 2 Nisan tarihinde yerli ve milli ürünlerin hedef alındığı boykot çağrısı ise kamuoyunda ve ekonomik çevrelerde farklı tepkilere yol açtı. Doç. Dr. Yüksel, boykot çağrısının anlamını idrak etmenin zor olduğunu belirterek, “Bir ülkenin ekonomisinin duraksatılması, hiç kimseye yarar sağlamaz. Ülkemizdeki esnaflar, üreticiler ve sanayiciler, çeşitli düşüncelere sahip insanlar olarak, 2 Nisan boykotunun geniş bir kitleyi etkileyebileceğini ifade etti. Bayram dönemi sonrasında esnafın ilk satış fırsatını bulduğu bir dönemdir ve bu boykotun esnaf açısından şaşkınlık verici olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Yüksel, boykotun sosyal ayrımcılığa yol açabileceği uyarısında bulunarak, “Boykot kelimesi, belirli bir amacı yerine getirmek için çeşitli ekonomik ve politik unsurlara baskı uygulamak anlamına gelir. Bu yıl içinde CHP tarafından yapılan boykot çağrıları, ‘tüketim boykotu’ ya da ‘ekonomik boykot’ şeklinde değerlendirilebilir. Ülke içindeki yerli işletmelerin siyasi görüşler nedeniyle boykot edilmesi, potansiyel bir sosyal ayrımcılık tehlikesi oluşturur. Bu boykotlar ileride durumların, mahallelerde dahi farklılıklara yol açabileceği gibi, milli bütünlüğümüze ciddi tehditler yaratabilir” dedi.

“Boykot çağrısı yapan kişilerin emek savunuculuğu yapmaları pek mantıklı değil” diyen Yüksel, “Bir ulusun ekonomik yapılarına yönelik boykot çağrısının sosyal ayrımcılığın fitilini ateşleyebileceğini unutmamalıyız. Mal ve hizmet üretimi, emek talebi ile doğru orantılıdır; üretim durursa, emek talebi de azalır. Özellikle emek savunuculuğu yürütenlerin bu tür bir boykot çağrısı yapması anlaşılır bir durum değildir. 2 Nisan boykotunun, ‘demokratik hak’ şeklinde savunulmasına katılmıyorum. Bu tür eylemler sonucunda, köylerinde ürettiklerini piyasaya sunan emekçilerin haklarını ödeme şansı olmadığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Yüksel, “Yerli ürünlere yapılan boykotu kavramak güçtür. Çünkü bir ülkede üretilen tüm mallar, o ülkenin değerleri arasında yer alır. Ürünlerin kimler tarafından üretildiği göz ardı edilirse, böyle bir boykotun mantıklı olmadığını söyleyebilirim. Bu durumu benimseyebilmek için o millete düşman olmak gerekir. Ben, CHP’nin bu sorunları daha fazla uzatmayacağını umuyorum; aksi takdirde, muhalif gruplar da benzer tavır takınmaya başlayabilir. Tüm bunların Türkiye’nin ekonomik ve sosyal dengesini fazlasıyla sarsabileceği gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır” dedi.

Yorum yapın